Okul Müdürümüzün Göreve Başlama Mesajı - Ayhan ÖNAL
Sevgili Gençler,
Başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Kahraman Türk Ordusunun şehitlerini ve gazilerini saygıyla selamlıyorum. Ruhları şaad olsun.
01/10/2019 tarihi itibarıyla okulumuzdaki okul müdürlüğü görevine başlamış bulunmaktayım. Cumhuriyetin ve Kurucu Liderinin sizlere verdiği önemi hatırlatmak ve bilmenizi sağlamak benim en önemli görevlerimden biri olacaktır. Ki bilmeniz çalışmak demektir. Sabahlara kadar telefonlarınızda sosyal medyayla uğraşıp, adı sanı bilinmeyen bir sürü kişinin saçma sapan videolarıyla zamanınızı çaldırmamak demektir. Sizin gözlerinize takılmaya çalışılan at gözlüğünü çıkarıp atmanız demektir. Gerçeklerin televizyonlarda verildiği gibi olmadığını birçok şeyin sizden saklanıldığını görmeniz demektir. Sabahlara kadar ter dökmek, buluşlar yapmak , ülkeyi kalkındırmak demektir.
İstanbul İşgal altındadır, Tıbbiyeliler toplanırlar ve Anadolu'ya temsilci göndermek isterler. Ancak sadece 1 kişiyi gönderebilecek para toplayabilirler ve Hikmet'i seçerler. Hikmet binbir zorluk ve tehlikelerden sonra Sivas Kongresine gelir. Mecliste ateşli konuşmalar ve tartışmalar sürmektedir. Bundan 100 Yıl önce bugün yapılan bu konuşmalarda Bazı üyelerin Amerikan veya İngiliz Himayesi istemesi üzerine dayanamaz ve yüksek sesle " Paşam delegesi olduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal Davasını başarmak yolundaki çalışmalara katılmak üzere yolladılar. Onların adına hiçbir ülkenin himayesini ve mandasını kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa , bunlar her kim olursa olsun şiddetle reddeder ve kınarız. Mesela himaye fikrini siz kabul edereseniz sizide reddeder , Mustafa Kemal'i vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel'in ederiz". Tıbbiyeli bu gencin yürekten kopan sözleri herkesin gözlerini yaşartmış ve heyecanlandırmıştı. Mustafa Kemal'de duygulanmış ve heyecanlı bir sesle " Arkadaşlar gençliğe bakın . Türk Milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin" der ve Hikmet'e dönerek "Evlat müsterih ol, gençlikle iftihar ediyorum ve güveniyorum. Bizler baskı altında kalsak bile himayeyi kabul etmeyeceğiz, parolamız tektir. YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" diyerek Kurtuluş savaşının müthiş parolasını dile getirir. Hikmet fırlar " Varol paşam" der ve Mustafa Kemal'in elini öper. Paşa'da onu alnından öptükten sonra " Gençler vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır" der. Akabinde Sivas Kongresinde " manda ve himaye kabul edilemez" kararı alınır.
Başbuğ Mustafa Kemal ümidinin gençlerde olduğunu bir 30 ağustos konuşmasında şöyle dile getirmiştir. "Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz. Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir. Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. "
Mesleki Eğitim ile ilgili olarak ta 1 Mart 1922 günü TBMM'de yaptığı açış konuşmasında: "Milletimizin dehasının gelişmesi ve layık olduğu medeniyet seviyesine ulaşması ancak, yüksek bilim ve teknik elemanların yetiştirilmesi ve millî kültürümüzün yüceltilmesiyle mümkündür. Ortaöğretimin gayesi, memleketin muhtaç olduğu muhtelif hizmet ve sanat erbabı elamanlar yetiştirmek, yüksek öğretime aday hazırlamaktır".
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım,
Bu çilekeş mesleğin mensupları olan bizler, kuş uçmaz, kervan geçmez yörelerde, devletin tek temsilcisi olarak en ücra köy ve mezralarda görev yaparız. Ve bizler dünyanın bütün çiçeklerini sever, onlara gözümüz gibi bakarız. Öğretmen olmak, tahammül ikliminde yetişip boy vermektir. Açacak bir gül için bin yıl beklemektir, geleceğe dokunabilmektir. Bir tutkudur bu, yedikçe acıkan, içtikçe susayan garip bir tutku. Öğretmen olmak; " biri " olan herkese "nasıl biri" olacağını öğretmektir. Devletin bağımsızlığının timsali olabilmektir. Kara tahtanın başında ağartmaya çalışmaktır tüm ulusun yazgısını. Şu kısacık dünyada verecek bir şeyleri her zaman bulursunuz. Paylaşmada en büyük olanı, en tatlı olanı hep başkalarına verirsiniz, kendinize ne mi kalır? Ayrılırken bıraktığınız iki damla gözyaşı. Başkalarını mutlu etmenin büyüsüne inanan ve bu konuda gönüllü olan o meşhur eğitim ordusu neferlerinden birisiniz hepiniz.
İçindekileri en hırçın çiziklerle tuvaletlerin kapısına yazanlar da bizim öğrencimiz, bir karıncayı yanlışlıkla öldürdüğünde acı duyan da bizim, Hantepe'de dört öğretmeni kurşuna dizen de, Menemen'de Kubilay'ı şehit eden de, 1938'de hayata veda ettiğinde tam bağımsız bir ülkeyi hediye eden de. Yani hepsi bu sıraların çocukları... Onları bir "armağan" olarak yetiştirin yaşadıkları topluma.
Şeyh Edebali'si olun Osman Gazi'nin, 600 yıllık devletlerin temelini attırın,
Akşemsettin'i olun Fatih'in, çağlar açtırın dünyaya,
Seyyid Burhaneddin'i olun Mevlana'ların, hoşgörüyü öğretin insanlığa,
Tabduk Emre'si olun Yunus'un, odunun bile doğrusunu bulmayı öğretin,
Ve Mustafa Kemal'ler yetiştirin bu millete, sizlerin başarısı, Cumhuriyet'in başarısı olacaktır.
Allah yar ve yardımcınız olsun.